Türkiye’de başlayan ve kısa sürede global bir başarı hikayesine dönüşen Getir, ne yazık ki son zamanlarda yaşadığı zorluklarla gündemde. Bir zamanlar “unicorn” (değeri 1 milyar doları aşan şirket) hatta “decacorn” (değeri 10 milyar doları aşan şirket) olarak adlandırılan Getir, bugün yeniden yapılanma, işten çıkarmalar ve pazardan çekilmelerle anılıyor. Peki, bu hızlı yükselişin ardından gelen düşüşün arkasında yatan sebepler neler?
Pandemi Sonrası Değişen Koşullar
Getir’in inanılmaz büyüme hikayesi, büyük ölçüde pandemi dönemine denk geldi. İnsanlar evlerine kapanınca, market alışverişi gibi temel ihtiyaçlarını hızlı teslimat uygulamaları üzerinden karşılamaya başladı. Bu durum, Getir’in sipariş hacmini patlatırken, yatırımcıların da iştahını kabarttı. Şirket, milyarlarca dolarlık yatırımlar alarak hızla Avrupa ve ABD pazarlarına açıldı. Rakiplerini satın alarak büyüdü ve sektörün en önemli oyuncusu haline geldi.
Ancak pandeminin sona ermesiyle birlikte tablo değişti. İnsanlar normal hayatlarına dönünce, hızlı teslimat hizmetlerine olan talep azaldı. Aynı zamanda, küresel ekonomide yaşanan değişimler ve yükselen faiz oranları, yatırımcıları “büyüme” yerine “kârlılık” aramaya itti. Getir’in yüksek maliyetli ve kârlılığı zor bir iş modeli, bu yeni dönemde ciddi bir testten geçti.
Global Pazarlardan Çekilme ve Yeniden Yapılanma
Kâr odaklı bu yeni strateji doğrultusunda Getir, yurt dışındaki operasyonlarında önemli kararlar almak zorunda kaldı. Bir zamanlar girdiği İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD gibi büyük pazarlardan çekilme kararı aldı. Bu çekilmelerin ana sebeplerinden biri, yurt dışı operasyonlarının şirket bilançosuna büyük bir yük getirmesiydi. Özellikle rekabetin çok yoğun olduğu bu pazarlarda, Getir büyük zararlar ediyordu.
Bu süreçte şirket, Türkiye’deki iş gücü dahil olmak üzere on binlerce çalışanının bir kısmıyla yollarını ayırdı. Bu zorunlu küçülme, şirketin operasyonel verimliliğini artırma ve ana pazarı olan Türkiye’ye odaklanma hedefinin bir parçasıydı.
Yatırımcı İlişkileri ve Yönetim Sorunları
Getir’in yaşadığı bu zorlu dönemde, en büyük yatırımcılarından biri olan Abu Dabi merkezli Mubadala ile olan ilişkileri de gündeme geldi. Ortaklık yapısındaki değişiklikler, yönetimdeki anlaşmazlıklar ve hukuki süreçler, şirketin geleceği hakkında soru işaretleri yaratmaya devam ediyor. Mubadala’nın şirketteki kontrolünü artırması ve yönetimde yeni bir düzenlemeye gidilmesi, Getir’in ayakta kalabilmesi için atılan adımlar olarak yorumlanıyor.
Sonuç olarak, Getir’in yaşadığı süreç, hızlı teslimat sektörünün parlak günlerinin geride kaldığını ve artık kâr odaklı bir modele evrildiğini gösteriyor. Şirketin ana pazarı olan Türkiye’ye odaklanması, operasyonel maliyetleri düşürmesi ve yeni bir finansal yapıya kavuşması, gelecekteki başarısı için kritik öneme sahip. Bu gelişmeler, sadece Getir için değil, tüm girişim ekosistemi için önemli dersler içeriyor.